Geçen sezon ile bu sezon arasında saha içinde en büyük farklılık bir 10 numaranın olmamasıydı Trabzonspor’da. Bunu, deplasmanda oynanan ilk Prag maçında söylemiştim, “Yusuf aranıyor.” diye. Oradaki sorun, günlük ve geçici çözümlerle giderilmeye çalışılsa da eskiler boşa dememiş; “Taşıma su ile değirmen dönmez.” diye. Hem top ayaktayken, dikine gidip rakibin dengesini bozabilecek, sırtı dönük top alıp pas istasyonu olup takım boyunu ayarlayabilecek hem de top rakipteyken birinci bölgede rakibi karşılayıp pres yaparak hataya zorlayacak birinin eksikliğini yaşadı Trabzonspor.
Devre arası da ilk transferini Badou’yu alarak kısmi olarak buradaki gediği kapatmayı amaçladı. Nitekim bu sezon randımanlı ve düzenli şekilde oynamamasına rağmen, Senegalli futbolcu kumaşını da yapabileceklerini yeni bir futbolcu grubuyla oynamasına karşın 70 dakikada az çok belli etti. Hali hazırda onu Norveç’te oynarken keşfedip Osmanlıspor’a getiren ve ona fazlasıyla aşina olan Hüseyin Hocası’nın takımına gelmesi de hem Trabzonspor için hem de kendisi için önemli etken.
Hal böyle olunca ilk yarıda çizgide kurulan mini üçgenlerle, rakip yarı sahada daha çok topla oynayarak ve topu, bu sezona nazaran biraz daha erken kazanmasıyla biraz da olsa geçen sezondan ufak sekanslar izletti diyebiliriz Trabzonspor için. Halen savunma yerleşimlerinde sorunlar yaşansa da yapılacak stoper takviyesi ve Badou transferinin getireceği etki ile bu sorunun da üstesinden gelebilir.
Son olarak, Hüseyin Çimşir için de ufak bir parantez açmak gerekli kanımca. Allah, 12 yaşında kapısından girdiğin, yıllarca formasını terlettiğin ve 1,5 sezondur “İkinci Adam” olarak hizmet ettiğin kulübünün “Esas Adam”ı olmayı nasip etti sana. Sancılı bir sürecin sonunda bu pozisyonun içinde buldun kendini. Bundan ötürü işin normalden daha zor belki ama niyetinden şüphe yok hoca. Allah kolaylık versin.