Maçın içeriğine, üzerine konuşulacak pek bir şey yok. Zira bu maçın Ankaragücü maçından tek farkı öncesinde kazanılmış bir derbi olmasıdır. Normalde şampiyonluğa oynayan bir takımın bu süreçte kazanacağı bir derbi, hele de son virajlarda kazanılmışsa camiayı kenetlemekle kalmaz, bu yolda önünüze ışık dahi olabilir fakat Trabzonspor’da durum hiç de öyle değil. Rakip ne kadar saha içinde sakin kalabiliyorsa Trabzonspor tam tersi saha içine girmemeye gayret ediyor gibi.
Bu sürecin yönetilememesinde teknik heyetinden yönetimine her unsurun ihmali var. Puan kaybedilen maçın sonunda ortada görünmeyen, bir maç kazanınca çıkıp konuşabilen yöneticinin yönettiği takımdan beklentiye girmek de düşününce biraz abes kaçıyor. Üstelik böyle zamanlarda konuşamamak da teknik heyetin sırtına yük bindirmekten, onları daha fazla yıpratmaktan başka bir şeye sebep olmuyor. Sizin üzerinizden yıpranan birilerinin başarı elde etmesi de pek mümkün değildir.
Futbolun tek doğrusu yoktur. Yanlışlar yapılabilir, farklı düşünülebilir, görmediğimiz vakıf olmadığımız bir sebepten farklı kararlar verilebilir fakat en az saha içi doğrusu kadar önemli bir eksik daha var, adam yönetimi. Sahadaki görüntü, maç sonu verilen demeçler bunun göstergesi niteliğinde. Futbol sadece teknik taktikten ibaret değildir. Futbolcuları mental olarak hazırlamak bambaşka bir maharet, başka bir yetkinlik ister. Zira siz oyuncularınızı sadece bir maça değil bir şampiyonluğa hazırlamaya çalışıyorsunuz. Bunu başaramayınca da teorideki saha içi düşüncenizin de başarılı olma şansı azalıyor.
Ateşten gömlek giyerek yönetmeye geldiniz. Neredeyse batmış bir kulübü 2 senede şampiyonluk eşiğine getirdiniz hakkınızı yiyemeyiz eyvallah ama başaramayacaksanız, böyle zamanda çıkıp taraftarın yüreğini ferahlatamayacaksanız neden insanları geçen seneki gibi beklentiden uzaklaştırmak yerine şampiyonluktan söz edip sloganlar attınız? Şampiyonluktan söz ettiyseniz neredesiniz? Gece mutsuz uyuyan hayalleri yıkılan çocuklardan da mı çekinmiyorsunuz? Bir baba, 7 yaşındaki hasta oğlunun, “Ölünce bu takımın acısını çekmem dimi?” sorusu karşısında çaresiz kalıyor ise hayıflanması gereken o Baba değil, sizsiniz Beyler. Yalnızca bir yönetici, bir antrenör, bir futbolcu değil, baştan aşağı hepinizsiniz!