sanalbasin.com üyesidir

Nasıl Başlamıştı Bak Nasıl Bitti…

Yazıma geçmeden, ülkemizde yaşanan yangın felaketinde zarar gören, evlerini kaybeden vatandaşlarımıza büyük geçmiş olsun der, hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allahtan rahmet dilerim. Söndürme çalışmalarını sürdüren ekiplere de Allah güç kuvvet versin. Ülkemize büyük geçmiş olsun.

Resmi olarak Molde maçıyla birlikte sezon açılmış oldu. Abdullah Avcı sahaya, yeni transferlerden İsmail Köybaşı’nın hazır olmamasından ötürü sol bekte de görev yapabilen sağ bek Peres’i solda, Serkan’ı kendi mevkiisi sağ bekte başlattı. Zira son hazırlık maçının bir bölümünde bunu denemiş belli seviyede katkı da almıştı.

Trabzonspor maça, tribünlere dönen seyirciyle birlikte çok coşkulu başladı. Özellikle Nwakaeme, Gervinho, Bakasetas, Hamsik gibi mahir ayaklara sahip olmasının karşılığında topa sahipken, sete dönen Molde karşısında hücumda çok çeşitlilik yarattı. Geçen sezon iliklere kadar hissedilen “enstrüman eksikliği” yeni sezonda yerini daha ilk maçtan çok sesli görkemli bir filarmoni orkestrasına bırakmış görünüyor.

Giderek artan baskının tavan yaptığı anlarda Bakasetas’ın köşe vuruşunda Nwakaeme ön direkte yaptığı vuruşla sezonu açmış oldu. Bu golün kopyası son hazırlık maçında Kasımpaşa’ya yine aynı isimlerle atılmıştı. Duran toplara önem verildiğini görmek sevindirici bir etken. Öne geçtikten sonra 1-0 oyununu neredeyse kusursuz oynayan bir takım vardı sahada. Oyun konsantrasyonunu hiç bozmadan, açık vermemeye gayret eden Molde savunmasında gedikler açarak farkın arttırabileceği pozisyonlar da bulundu fakat bir türlü o gol gelmedi.

Öte taraftan maç öncesi soru işaretlerinden biri orta sahada yaşanabilecek olası zafiyetti. Berat’ın 6’daki eksik oyununa, Hamsik’in son yıllarda düşmüş temposunun ve Bakasetas’ın yükleyeceği ağırlık merak ediliyordu ki, topun Molde’ye geçtiği nadir bölümlerden birinde biraz hızlı top çevirmeleriyle bir anda orta sahayı geçtiler ve orta saha ile savunma arasında oluşan yaklaşık 15 metrelik boşluğu değerlendirerek golü buldular. Abdullah Hocanın geçen sezon top rakipteyken yaptırdığı o etkili takım savunmasını tekrar oturtması gerekecek gibi görünüyor.

İkinci yarıda da coşkulu oyunundan en ufak taviz vermeden rakibini ezen bir takım sahadaydı fakat birçok net fırsattan yararlanılamıyordu. Ta ki Hugo’nun, hava yolları reklamına nazire yapan yükselişi ile bulduğu gole kadar. Oyunun karşılığını geç de olsa aldı belki takım fakat çok geçmeden yine savunmada yaşadığını zafiyetle golü kalesinde gördü. Bu gole rağmen yine yüksek konsantrasyon ile sağlı sollu hücum eden, oynadığı oyundan keyif alan bir takım vardı. Bunun karşılığında, Bakasetas’ın muhteşem ince asistini Djaniny geri çevirmedi ve yine öne geçildi. Atığı gole ve Hugo’ya yaptığı asiste rağmen Djaniny, Trabzonspor’un oyunundaki santrfor olmadığını da oyunun birçok noktasında gösterdi. Artık tam “Bu maç bizim be!” denirken yine verilen basit bir pozisyonda Molde eşitliği sağladı. Buna rağmen pes etmeden galibiyeti çok isteyerek saldırmaya devam edildi ve belki de son hücumda penaltı kazandı. Bakasetas için artık, oynadığı harika oyunu, yaptığı iki asisti golle taçlandırma vaktiydi fakat topu direğe nişanladı ve trajik sonla maç bitti, tur Norveç’e kaldı.

Maçın ardından herkeste rahmetli Müslüm Baba’nın, “Nasıl başlamıştı, bak nasıl bitti.” dizelerindeki hüznün benzeri çökmüştür fakat bununla birlikte oynanan oyunun verdiği heyecanla, “Savunmada yaşanan sorunları çözersek var ya…” düşüncesi de vardır kuşkusuz. Takımın maç boyunca en ufak şekilde inancını kaybetmemesi, konsantrasyonunu bozmadan oyununu oynaması gecenin en değerli kazanımı olarak not edildi. 

Santrfor, defansif orta saha gibi eksikler bu maçta net şekilde ortaya çıktı. Vakit kaybedilmeden yapılacak hamleler ile daha şimdiden çok yol alır bu takım…

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.