Küresel dünyanın önemli gündemlerinden biri olan Doğu Akdeniz… Nato’nun coğrafi olarak hem doğalgaz hemde petrol yatakları ile merkezi pozisyonun da bulunmasına neden olabilecek bir yer. Bütün sınır devletlerin konuştu tek şey oradaki rakamlar. Doğalgaz 3.5 trilyon metreküp ve 2 milyar varil petrol rezervi bulunduğunu ABD Jeolojik Araştırma Merkezin verilere göre açıklandı.
Bu rekabetin olduğu bir bölgede gerilimin yükselmemesi biraz komik olurdu. Yakın tarihte birbirlerine düşman olan kıyı ülkelerinin, arka odalarda gizli gizli anlaşma yapacak kadar birbirlerine sırt sıvazlamalarına şahit olmak bizi hiç şaşırtmadı. Arka planda trilyon dolarlık enerji olduğu için "Bu rezervlerin kime ait" olduğu soruluyor. Başta Türkiye olmak üzere bölgedeki her ülke bu küresel kavganın hedefinde...
Bu noktada ‘’MEB’’(Münhasır Ekonomik Bölge) devreye giriyor. Türkiye, hak sahipliği açısından Akdeniz'e kıyısı olan ülkelerin başında geliyor. Bu yüzden Türkiye ile Libya Mutabakatını uluslararası hukuk kurallarına uygun olup tüm yetkileri üzerinde tanıyan bir anlaşma imzalamıştır. Burada en önemli husus ise kıta sahanlığının ve münhasır ekonomik sınırlarının 29.9 km çıkarılmasıdır. Türkiye’nin bölgesel bir rol oynadığınının ve siyası bir denkleminin yeniden belirleyeceği bir durumdadır.
Dışişleri Bakanlığı’nın doğrultusunda söylemek icap eder ki, Türkiye bu hamleyle Doğu Akdeniz’de oldu bittiye müsaade etmemiştir. İtalya, Mısır, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, arapların sevgili dostu olan İsrail’in katılımları ile tüm ülkeler Libya üzerinden Doğu Akdeniz'de mevzi kazanmaya çalışırken, var olan Türkiye bu sürece kayıtsız kalamazdı. Nitekim kalmadı da. Ayrıca bu gerilimi, Türkiye'nin Kıbrıs meselesinden bağımsız bir şekilde düşünemeyiz tabii ki de. Bonus olarak Türkiye, Libya'yla imzaladığı mutabakatla Yunanistan ile Güney Kıbrıs Rum Kesimi arasındaki bağlantıyı da kesmiş oldu.
Kamaoyunda ‘’Libya’da ne işimiz var?’’ gibi sorular soruluyor.
Politikamızı ne üzerine kurduysak onun için orada olacağız. Güvenlik sınırlarımızı Doğu Akdeniz’den Orta Doğu’da, Balkanlardan Kafkaslara kadar devlet reflekslerin bir bütün olduğunun vizyonuna sahip çıkmak zorundayız. Çok değil bir asır öncesine baktığımızda ne işimiz olduğunu anlayacaklardır.
Libya’yı kaybetmemizin kısa sürede bizlere nelere mal olacağını biliyoruz, ama bu sefer tarih bir kere daha tekerrür etmeyecek.
DOĞU KARADENİZ HABER AJANSI