sanalbasin.com üyesidir

Kurtlar Sofrası…

Kurtlar Sofrası…

Kısıtlı kadrosuna karşın son altı maçta aldığı dört galibiyet, iki beraberlik ile çıkıyordu Trabzonspor, Galatasaray maçına. Zaten kısıtlı olan kadroya bir de maçtan iki gün önce en önemli hücum silahlarından biri olan Ekuban’ın yokluğu eklenince Abdullah Hoca’nın eli iyice zayıfladı. Tersi bir durum da, Ekuban’ın hücumdaki etkinliği kadar ligin en kalifiye beklerinden Saracchi’nin karşısında oynayamayacak olması da Galatasaray’ın elini güçlendiren etkendi.

Maçın ilk dakikalarında Abdullah Hoca’nın oyun planı az çok kendini belli etti. Rakibi sete zorla, merkezden kuvvetli olan rakibine açık verme, kenarlara zorla, gelecek yan topları Hugo, Edgar ve Baker ile karşıla. Kazanılacak toplarla da Nwakaeme, Djaniny, Yusuf gibi etkili kontra silahlarınla hızlıca çık dengesiz yakala. Nitekim bu plan hemen hemen 40 dakika boyunca neredeyse sorunsuz işledi ve birkaç ciddi pozisyon yakalandı.

Oyunu kendi açısından sete döndürdüğünde ise ileride çoğalmakta sorunlar yaşayan bir Trabzonspor vardı ki bu hiç şaşılacak bir durum değildi. Zira orta üçlünün ‘oyun kuramayıcı’ olması, sadece Nwakaeme’nin sihirbazlığına mecbur bırakıyordu takımı. İlk yarının sonlarında bir anlık konsantrasyon kaybını da iyi değerlendiren Galatasaray kilidi çözdü ve soyunma odasına önde moralli girdi.

İkinci yarı takımın herhangi bir reaksiyon gösteremeyişi, kulübesi zayıf Abdullah Avcı’nın da elinin kolunun bağlı olması, gece ile gündüz kadar farklı bir Trabzonspor izletti ve maç Galatasaray galibiyeti ile sonuçlandı. İkinci yarı neredeyse komple tüm takımın vücut dilinde maça dair herhangi bir inancın kalmadığının görüntüsü, Trabzonspor’un bu sezonki durumunu yansıtan adeta bir tablo gibiydi.

Maçtan sonra sosyal medyaya düşen videoya gelince, zaten uzunca bir süredir samimiyet noktasından epeyce uzak ve noksan kalanların söylemleri hiç şaşırtmadı. Kaderin şu cilvesine bakın ki takvimler Ünal Karaman’ın gönderildiği günü gösteriyor. Üzerinden bir yıl geçmesine rağmen bugün görüyoruz ki o gece ve sonrasında yaşananlardan en ufak bir ders çıkartılmamış. O dönem Ünal Hoca’ya yapılanların benzeri daha yedinci maçına çıkan Abdullah Avcı’ya da yapılmaya başlanmış. O gün aslında Ünal Karaman’ın o Kurtlar Sofrası’ndan çıkamadığı düşünüldü belki ama aslında hoca çıkmayı başardı, hatta çıkmakla kalmadı sofrayı dağıttı.

İsimler zamanla değişecek, unutulacak ama Ünal Karaman’ın o gün gösterdiği duruş hiçbir zaman unutulmayacak ve elbet bir gün o kulübün kapısından tekrar girecek bundan zerre şüphe yok. Gelelim günümüze, bu kurtlar sofrasında sana güç kuvvet dilerim Abdullah Hocam, zira kendi evladının bile arkasında duramayan bir camia burası, işin zor…

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.