Abdullah Hoca, Sivasspor maçına Malatyaspor ve Roma maçlarındaki kadroyu bozmadan çıktı. Maçın başıyla birlikte de oyunun kontrolünü tamamıyla ele aldı. Ortada Hamsik ve Bakasetas’ın oyun aklı, kenarlardaki mahir ayaklarla birleşince kusursuza yakın bir yerleşimle enine genişleyerek Sivasspor savunmasında gedikler aradı takım. Çok geçmeden de bu pozitif oyunun getirisi penaltı ve Bakasetas’ın golü oldu.
Golden sonraki 20 ile 45 arası ise oyun enteresan biçimde tamamıyla git gele döndü ki bu Abdullah Hoca takımlarının tersine bir durumdur. Bu sekansta takımın zaman zaman 50-55 metreye yayıldığını gördük. Tam da Rıza Çalımbay takımlarının aradığı türden bir bölümdü ama onlar da bu bölümü değerlendiremedi. Fakat yüksek tempodaki Roma maçının ardından, yine rövanş öncesi böyle bir maçta takımın ilk yarıda bu denli efor sarf etmesi pekiyi olmadı.
İkinci yarının başında yine maça başladığı gibi kontrollü başlayan Trabzonspor, Peres’in iç koridorda gösterdiği koşunun üzerinden bir anda pozisyona girdi ve Nwakaeme’nin ayağını adeta raket gibi kullanmasıyla ikinci golü bularak rahatladı. Buradan sonra hem skor avantajı, hem yavaş yavaş fiziken düşülmesi, Sivas’ın da maça girmek istemesiyle oyun biraz olsun dengeye geldi.
Bu anlardan sonra Sivasspor kazandığı penaltı ile farkı bire indirdi fakat Abdullah Hoca oyuna Siopis ve Cornelius ile müdahale etti. Bu isimlerden evvel de Abdüş değişikliği yapmış Trabzonspor, oyunu Hamsik önderliğinde çok rahat biçimde soğutarak maçı bitirmeye götürdü. Belki tam referans değil ama Siopis, oyuna girdikten sonra özellikle top rakipteyken yaptığı pres ve kazandığı toplarla ne kadar ihtiyaç olduğunu kanıtladı.
Önümüzde Roma eşleşmesinin ikinci ayağı var. Velev ki Trabzonspor bu turu geçti ki sahip olduğu oyuncu grubu ve bu sezonki oyunu ile bunu başarabilecek kapasitede, maddi manevi büyük bir iş yapmış olacak. Fakat geçemezse de sorun değil, elindeki oyuncu grubuyla rakipler için kontrol edilemez bir “kontrollü güç” haline gelerek şampiyonluğun favorisi olduğunu gösterdi.