Trabzonspor, ligin en zorlu deplasmanına Süper Kupa zaferinin moraliyle çıktı. Her iki hoca da oturttukları ideal kadrolarından ödün vermeyerek oyun oynama isteklerini belli ettiler. Beşiktaş’ın ev sahibi ve lider olması, Trabzonspor’un ise yorgun olması dolayısıyla topu kullanan tarafın Beşiktaş olacağı aşikârdı.
Hücumda rakip yarı alana doğru yerleşip, sabırla set oyununu oynayan ama bunun zıttı şekilde geçiş oyunlarında yerleşimde sıkıntı yaşayan Beşiktaş’ı, ziyadesiyle doğru analiz etmiş Abdullah Hoca ve panzehiri bulmuş. Kaleden başlanan her topta ceza sahası önünde adam adama konumlanıp Beşiktaş’ı uzun topa mecbur edip, kazanılan topları eveleyip gevelemeden direkt Nwakaeme veyahut Djaniny – Ekuban kanalına aktarıp bir an önce dikine kaleye inerek, yerleşim sorunu yaşayan Beşiktaş’ın dengesini daha da bozmak. Kâğıt üzerinde doğru ve tam derbi maçlarına yakışır bir plan. Fakat bunları yaparken bekleri, geriyi koruma altına alma amaçlı mı yoksa kalitelerinin sınırlı olması nedeniyle mi bu plana dâhil etmedi hoca, bu da ufak bir soru olarak dursun kenarda.
Beşiktaş, dakika 30’da Trabzonspor’u en zayıf tarafı, sağ kanadından vurdu fakat buradan sonrası kritikti. Zira liderliğe kadar yükselirken Beşiktaş’ın en ön plana çıkan özelliği 1-0’ı çok iyi oynamasıydı fakat bahsettiğim plan neticesinde Abdullah Hocanın Trabzonspor’u 1-0 oynanmasına pek müsaade etmedi ve çok geçmeden de Nwakaeme’nin Rosier ve Josef’e karşı kurduğu tahakkümün neticesinde beraberliği buldu.
İkinci yarı ise hem yorgunluk belirtisi neticesinde seçimden bağımsız topu Beşiktaş’a bıraktı Trabzonspor fakat aynı planı uygulamaya devam etti. Fakat bu maç sahada öyle bir Nwakaeme vardı ki, hem bilardocuları kıskandıracak golle, hem Hugo’nun golündeki kısa resitaliyle hem de maç boyunca yaptıklarıyla sadece galibiyette pay sahibi olmadı, bu ligde ne kadar eşsiz bir futbolcu olduğunu bir kez daha gösterdi. Uğurcan ise kurtarışlarıyla sezonun en iyi maçını çıkartıp galibiyette pay sahibi olmakla kalmadı, Şenol Güneş’e “Milli takımda bir numara benim.” mesajını net şekilde verdi.
Ülkemiz derbilerindeki genel tablonun aksine ilk düdükten itibaren birbirlerine centilmence davranan ve son dakikaya kadar sadece oyun oynama derdi ile sahada olan her iki takıma ve hocalara bize izlettikleri şahane 90 dakika için de teşekkürü bir borç bilirim.
Geldiğin günden itibaren sadece takımla değil, camiayla kurduğun bağın da karşılığını sahada almaya devam ediyorsun Abdullah Hocam. Saha içinde sonuç aldıkça bununla yetinmiyor, başkalarının aksine provoke dili yerine eski güzel günleri hatırlatan, orası ile tekrar bağ kuran sevgi dili ile camiaya yön veriyorsun. Sadece bu gayretin ile bile ne kadar doğru tercih olduğunu gösterdin. Sayende kasketliler geri dönüyor, hem de geldikleri ilk günün heyecanıyla…