Yazıya geçmeden evvel yeni sezonun herkes için hayırlı olmasını diler, covid virüsüne yakalanan Sergen Yalçın’a da acil şifalar dilerim.
Trabzonspor adına sahada çok konuşulacak bir şey yok dün için, zira yapılamayan transferler, sakatlıklar ile az çok tahmin edilebilir bir görüntü vardı sahada. Beşiktaş’ın da aslında pek de iyi olduğunu söyleyemeyiz sadece belli başlı doğruları yaptı Sergen Yalçın’ın takımı. İyi savundu, pozisyon vermedi ve rakibinin savunmada göstereceği kuvvetle muhtemel zafiyetinden faydalanarak sonuca gitti ve maçı kazandı.
Başkan Ağaoğlu son çıktığı televizyon programında kadro iskeletini bozmayacağız demişti. Fakat dün, geçen sezonki iskelet kadrodan 4 önemli futbolcu yoktu. Peki, yerleri doldurulabildi mi? Doğru adımlar atılabildi mi? Limit yani ekonomi el vermiyor diyelim, yine o programda kulübün ekonomik tablosunun yukarıya gittiğini ifade etmiştiniz. Hadi limit yok diyelim, dün o kadro eksikliğinde dahi süre alamayan Plaza’ya neden 620 bin avro bağlandı? Neden daha elzem bölgelere hamle yapılamadı?
Bunlar lafügüzaf, ilk düğmeyi yanlış iliklediniz bir kere. Ünal Karaman’ın gönderiliş biçimi, ardından edilen sözler, Mikel ile ayrılış yöntemi, yeni hocayı belirleme biçimi, Sosa ve Novak’ın gidiş sürecinde yaşananlar, hepsi diğer düğmelerdi işte. Yönetime gelinen ilk gün sonrasında yapılanlarla taraflı tarafsız herkesin sempatisini kazanırken şuan neden değil? Kendi taraftarınız dahi size karşı bir güven problemi yaşıyor. Nedenini hiç düşündünüz mü? Kaybettiniz efendiler, samimiyetinizi şeffaflığınızı kaybettiniz. 29 Aralık gecesi her şeyin önüne koyduğunuz egonuz ile mutlu musunuz? Kendi adıma, 5-0 kaybedilen Malatyaspor maçının ardından bu kadar umutsuz değildim çünkü siz de bu kadar samimiyetsiz değildiniz. Taraftar ile iletişimi o gün kaybettiniz, kazanmak için tek adım dahi atmadınız.
“Her olayda neden Ünal Karaman konusu açılıyor?”
Çünkü ayrılış biçimiz, kullandığınız üslup kimseyi ikna etmedi. Belki siz o konuyu kendi adınıza kapattınız ama kamuoyu nezdinde bu olay kapanmadı. Çünkü insanlara, Ünal Karaman’ı saha içi sebeplerden gönderdiğinizi lanse etmek istediniz. Beraber yola çıktığınız, bensiz gidemez dediğiniz hocanızı üç kuruşluk adamların mikrofonuna konuşarak insanların önüne atmaya çalıştınız. 3 gün sonra çıktınız televizyonda şehit Eren Bülbül’ün abisinden gelen mesajını okudunuz. Arkasından bir teşekkür mesajı dahi yayınlayamadınız. Önce samimi ve şeffaf olacaksınız. Çünkü siz, ilk düğmeyi o gün yanlış iliklediniz abiler, tüm düğmeleri çıkarıp başa dönüp doğru iliklemedikten sonra o konu isteseniz de kapanmayacak. Bunu böyle bilin!