sanalbasin.com üyesidir

Hikâyeye Tanıklık Etmek…

Yedisi covid, üçü sakat ve biri cezalı olmak üzere 11 futbolcusundan yoksundu Trabzonspor. Hali hazırda bu eksikler olmadan da kadro derinliğinin kısıtlı olduğu gerçeği varken, bu eksikler ile Başakşehir deplasmanına çıkmak kolay değildi.

Maçın ilk 10 dakikası, inisiyatifin Trabzonspor’da olduğunu gösterdi. Nitekim topla oynama oranları da bunu işaret ediyordu. Savunma önünde merkezde Flavio – Berat ikilisi, onların önünde de soldan sağa Yunus, Djaniny, Bakasetas, Ekuban hattı vardı. Ortalama pozisyonlara bakıldığında 4-2-4’e yakın bir görünüm olsa da ileri dörtlü fazla önde değildi. Bu anlamda biraz daha 4-6-0’ye yakın bir dizilim gördük.

Yunus’un ilk defa 11 çıkması ve maç eksiği bulunması, Ekuban’ın formsuzluğu, Djaniny’nin yalnız kalması, Nwakaeme gibi bir güçten yoksun olunması gibi sebeplerden ötürü topun kontrolü elinde de olsa, üretim konusunda çokça zayıf bir Trabzonspor vardı ki bu kadar eksiğin olduğu ortamda gayet anlaşılabilir bir durumdu bu.

Topun Başakşehir’e geçtiği anlarda ise takım halinde doğru yerleşimle savunma yapılması, özellikle geçiş oyunlarında Berat – Flavio ikilisi, doğru konumlanarak atakların olgunlaşmadan durdurulmasında önemli iş çıkarttı. İlk yarının son bölümlerine doğru tam ritim bulmaya, kaleci hariç tüm takım rakip yarı alanda hücum edip ribauntları da toplayarak Başakşehir’i bunaltırken Deniz Türüç’ün sakatlığı nedeniyle oyundan 3 defa çıkıp girmesiyle oyunun ritmini bozması ve soğutması, mevcut Türk Futbol ikliminin de yansıması gibiydi.

İkinci yarı oyun zaman zaman dengeye gelse de iki taraf da fırsat yaratma konusunda fazlasıyla kısır kaldı. Trabzonspor tarafından bakıldığında eksikler sebebiyle durum doğaldı fakat Başakşehir’in oyun tercihi duruma direkt sirayet etti. Son bölüme girilirken hoca, fazlasıyla yorulmuş Yunus’u Yusuf Sarı ile değiştirdi. Bu değişiklikten bir dakika sonra Yusuf’un sağ koridordan topu 85 metre boyunca dribbling becerisi ile getirip Milli Takım kalecisi Mert’i avlamasıyla maçın kaderi bir anda değişti. Kalan bölümde Başakşehir tekrar eşitliği bulmak için çabalasa da buldukları tek fırsatta da 18 yaşındaki Kağan geçit vermedi ve takımının üst üste yedinci zaferini kazanmasına katkıda bulundu.

Geçen sezon stoperlerinin nitelik açısından yetersiz olmasından dolayı belki de şampiyonluk kaybeden Trabzonspor’un, ertesi sezon hasbelkader de olsa birbirini tamamlayan iki kaliteli stoperi bir araya getirmesi, Abdullah Avcı’nın 8.hafta sonunda soru işaretleri altında göreve gelip pragmatik bakış açısıyla kısa vadede eksiklere rağmen takım savunmasını toparlayıp kariyerinin en uzun galibiyet serisini yakalaması, üstüne “Kasketliler” mevzusunu yaratması… Şöyle biraz uzaktan bakınca, bir hikâye yazılıyor ve buna canlı canlı tanıklık ediyoruz hissiyatını insanın iliklerine kadar hissettiriyor. Önünde belki daha 15 tane zor maç var fakat öyle veya böyle, sonu iyi de bitse kötü de bitse bir hikâye yazıldığı aşikâr. Yaklaşık 2 hafta önceki yazımda sorduğum soruyu güncelliyorum; Ne dersin Abdullah Hocam, bu hikâye sezon sonu film şirketlerinin ilgisini çeker mi?

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.