Yazıma başlamadan evvel, dünyayı etkisi altına alan ve ülkemizde de görülen pandemi nedeniyle birçok vatandaşımızı kaybettik. Hepsine yüce Allahtan rahmet, sevenlerine başsağlığı diliyorum. Ayrıca hastalığı halen geçirmekte olan vatandaşlarımıza da acil şifalar dilerim.
19 Mart tarihine kadar Avrupa’nın hemen hemen tüm ligleri, UEFA organizasyonları dahi ertelenmiş, bizim ülkemizde ise futbol seyircisiz oynatma kararı ile devam ediyordu fakat ertelenmesi hususunda tartışmalar vardı. Ve o gün alınan karar ile Türkiye’deki futbol ligleri de ertelendi. O günden bugüne ülkede vaka sayıları, bununla birlikte can kayıpları da arttı. İnsanlar bir yandan futbolu, normal yaşamı özlüyor, diğer yandan da liglerin akıbeti konusunda merak içinde bekliyordu.
Şöyle ki ligler ertelensin mi devam mı etsin tartışmaları yapılırken, kimse kolay kolay konuşmazken ülkenin büyük futbol adamlarından biri çıktı ve haklı bir serzenişte bulundu. Nitekim ülkede artan vaka sayıları da aslında seyircisiz oynamanın bile sürekli seyahat halinde olan sporcuları koruyamayacağını gösterdi. Fakat o gün o haklı serzenişte bulunan futbol adamı, üstelik pandemiye yakalanmasına rağmen TFF’nin 12 Haziran’da ligler “şimdilik” oynatılacak kararına gıkını bile çıkartmadan maskesi ile sahaya indi. Peki bu büyük futbol adamını dahi sözünden döndüren asıl etken nedir?
Ülkemiz futbol ekonomisi o kadar berbat halde ki, kulüpler öyle bir borç batağına saplanmış ki, yayıncı kuruluştan gelen para ile dahi tekerleği döndürmekte zorlanan kulüpler için bu gelir de olmayınca, denize düşen yılana sarılır misali pandemi hala etkisini hissettirirken bile oynayalım demekten başka çareleri kalmıyor. Diğer bir oynama isteğinin sebebi de o kör olası şampiyonlar ligi geliri. Aslında sorun şampiyonlar ligi geliri değil, ülkemiz futbol yönetiminin ödüllendirmedeki yetersizliği. Şöyle ki, sonu UEFA Avrupa Ligi’ne çıkan Türkiye Kupası ödülleri bile o kadar düşük seviyede ki, büyük bir kulübün başkanı bile çıkıp “süt kupası” diye nitelendirmeye cüret edebiliyor. Ülkemizdeki gelirler ile şampiyonlar ligi gelirleri arasında makas o kadar açık ki, kulüpler orada yer alabilmek için, orada yer alabilmekten ziyade o ayakbastı parası için her şeyi mubah görüyorlar, pandemi varken oynamayı bile. Acı olan şey ne biliyor musunuz? Biz bunu bu kadar dert edip, yazıp konuşuyoruz fakat ülkenin milyarlık futbol organizasyonunu yönetenlerin umurunda bile değildir bu durum.
Maalesef ülkemiz futbol yöneticileri bu işi sürdüremez haldedir. Bir köyde bir vatandaşta virüs tespit edildiğinde köy karantinaya alınıyor. Ama ligler tekrar oynatılmaya başlandığında “Herhangi bir futbolcuda virüs çıkması halinde ne olacak?” sorusuna o futbolcu hariç takımı çalışmaya devam edecek diyecek kadar insanların aklıyla alay edebilecek cesareti bulabilen bu insanlar tarafından futbol ne kadar sağlıklı yönetilebilir varın siz düşünün. Çok meşakkatli ve uzun bir süreç yaşıyoruz fakat bu uzun süreç bize öyle şeyler öğretti ki aslında kimsenin derdinin sağlık olmadığı, paranın sağlıktan daha önde tutulduğunu gördük. Bu köprünün altından daha çok sular akar!
Pandeminin gölgelediği bir ramazan yaşadık şimdi de sevdiklerimizden uzakta buruk bayram yaşayacağız ama olsun, yeter ki gönüller bir olsun. Yazımı noktalarken tüm Müslüman âleminin bayramını kutlar, sağlıklı günler dilerim. Sosyal mesafeyi koru, #EvdeKal