sanalbasin.com üyesidir

Her Hafta Yeni Bir Antlaşma…Doğu Akdeniz Bölgesinde Neler Oluyor?

Bir tarafta Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Türkiye-Libya, diğer taraftan uluslararası tanınmış AB üyesi devletleri, ABD, İsrail ve Güney Kıbrıs...

Başlangıçta, bazıları çıkacak enerjiden elde edilecek gelirin birkaç yüz milyar dolar olması ihtimalinin her iki tarafın da uzun süren çatışmalarına çözüm bulmaları yönündeki umudunu dile getirmiştik. Bu daha sonra Türkiye ve AB’nin ilişkilerinde Gümrük Birliği’nin güncellenmesi gibi pek çok konunun üstesinden gelmesini sağladı.

Devam eden bu durumda yabancı şirketlerin Akdeniz’de sondaj yapmasını engellemek için devletimiz donanmasını gönderdi. Yakın bir tarihte ise Türk savaş gemileri Kıbrıs'ta bir İtalyan çalışma gemisini bölgeden uzaklaştırdı. Ne de olsa masada ‘Mavi Vatan’ vardı. Bu atak sayesinde Türkiye’nin kararlılığını dış ülkelere duyurmuş oldu. Akabininde Ankara, Exxon Mobil'in geçtiğimiz yılın sonunda Kıbrıs sahilindeki kendi bloğunda sondaj yapmasını önlemeye çalıştı. Bunları gören Yunanistan hükümeti, İsrail ile Güney Kıbrıs’la EastMed antlaşmasını yapacağını duyurdu. Nitekim geçtiğimiz hafta Türkiye'nin Libya ile imzaladığı Deniz Yetki Alanları Mutabakatı'nın ardından bu hafta ise İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs Rum yönetiminden ilgili bakanlar, Atina'da, Doğu Akdeniz Boru Hattı Projesi'ni (EastMed) imzaladı. ABD ve AB desteğini alan Yunan hükümeti bu antlaşmayı duyurdu.

Ticari ve diploması yönünden bu anlaşmaya bakacak olursak aslında Türkiye konumuna göre bu kaynakları bölgeden Avrupa'ya taşıyabilecek en makul ülke. Ayrıca en uygun maliyetli ihracat rotasıdır. EastMed antlaşmasının maliyeti hemen hemen 4’te 1’i kadardır. Sürdürebilir bir durum olmadığını bu noktadan da görebiliyoruz. Amaç anlaşmanın arkasında ABD var dikkat edin mesajı.

Peki okuyucularım şu soruyu soruyorum  Rusya’nın Suriye savaşına katılımı ve Şam'daki rejim üzerindeki etkisi, Doğu Akdeniz'de bir aktör olarak dikkate alınmalı mıdır? Cevap verecek olursak Avrupa doğal gaz piyasasındaki arz rekabetini azalttığı için bölgedeki devletler arasındaki kopukluğu ve iş birliği eksikliğinden faydalanmak Rusların işine gelecek gibi gözüküyor. Yani Rus devleti orada toprak sahibiymiş gibi konuya hakim ve pür dikkatle adımları yorumluyor.

Avrupa Birliği, Doğu Akdeniz'deki enerji kaynaklarını Rus gazı ithalatına bir alternatif olarak görüyor, ancak bölgenin enerji merkezi haline gelmesi için uzun bir zaman alacak gibi. AB ve Türkiye için gaz kaynaklarının çeşitlendirilmesi açısından ideal bir senaryoda bile, yalnızca ölçek nedeniyle, Rusya'ya kayda değer derecede bir bağımlılık kalacaktır.

Yeni enerji forumunun oluşturulması ve kaynaklara yönelik artan araştırmalar iyi işaretler olsa da, gazın çıkarılması, piyasaya taşınması, altyapısı, siyasi birçok engel var. Hükümetler kendilerine göre bir senaryo kurup ve hemen bir dost kazandıklarını bu günlerde antlaşma üzerine antlaşmalar görebiliriz.

AB ise Türkiye’yi enerji alanında iş birliği, ilişkilerinin önemli bir ayağı olarak kabul edilmiştir. Siyasi ve jeopolitik konumlarından, Türkiye'nin bir enerji merkezi olarak üstlenmesini istediği rolün yanı sıra bunun kontrolünü kısıtlayacağını ön görmektedir.

Sonuçta, birçok ihtilafın yol açtığı bu bölgede, kaynaklar üzerindeki yeni gerilimler, genel olarak enerji güvenliği açısından sadece oradaki ülkeler için değil, tüm Avrupa için de kötü haber olacaktır. Avrupa’da suların kaynaması açıkçası bu yüzdendir. En uzun sahil şeridine sahip olan bir ülkeyi nasıl saf dışı edebiliriz düşüncesiyle masaya oturdukları için alternatif her yol onlar için mutlu sonla bitecektir.

Türkiye’nin ve ilgili tarafların kapsamlı ve koordineli bir yaklaşımı olmadan, sürtüşmeler barış ve ekonomik kalkınmayı teşvik edebilecek tüm çabaları baltalamaya devam edecektir.

Enerji ihtiyaçlarının temininde dışa bağımlı olan Türkiye açısından Doğu Akdeniz’deki doğalgaz ve petrol rezervleri hayati bir durumdur. Bu nedenle Ankara, gerek Türkiye gerekse de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti karasularında bulunacak enerji rezervlerini bedeli ne olursa olsun çıkarma ve küresel pazarlara iletme hedefini öncelikli strateji olarak belirlemiştir. Dolayısıyla Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin içerisinde bulunmadığı bir oluşumun uzun vadeli ve sürdürebilirliğinin olması düşünülemez.

Son olarak söylemek gerekirse, Türkiye’nin enerjisi bu konuda bitmez, bitecek olursa  diğer ülkeler için hiç mutlu sonla bitmez…

DOĞU KARADENİZ HABER AJANSI

İLETİŞİM İÇİN TIKLAYIN

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.