10 günlük bay arasından sonra Antalyaspor deplasmanına çıktı Trabzonspor. Kadrolara bakılınca her iki takımın ne oynamak istediği az çok belli oluyordu. Özellikle ilk 10 dakikada Göztepe maçında olduğu gibi topa sahip olan ve oyunu sete döndürüp rakip savunmada açık arayan Trabzonspor vardı. Antalyaspor orta saha üçlüsündeki Hakan, Nuri, Fredy’e bakıldığı zaman ise merkezden delinmesi zor bir takım olacağı aşikardı.
Galatasaray deplasmanından bu planla puan alarak çıkan Antalyaspor’a karşı bulunacak her fırsat değerliydi nitekim ilk çeyreğin sonlarındaki penaltı ile altın değerinde de bir fırsat geldi fakat Ekuban ile değerlendirilemedi. Bu dakikadan sonra nispeten demoralize olmuş ve kilit açmakta sorunlar yaşayan Trabzonspor vardı. Geçen sezona nazaran bakıldığında beklerdeki kalite farkından ötürü kanat oyunlarından bu kadar mahrum kalmak da maçı zorlaştıran etkenlerden biriydi. Topun nadiren Antalyaspor’da kaldığı ve Trabzonspor yarı sahasına geçtiği neredeyse ilk pozisyonda ise sağdan gelen ortayı Amilton’un değerlendirmesiyle Antalya golü buldu.
Golden biraz sonra Antalyaspor’da Ersan’ın kırmızı kart görmesi, işleri Antalyaspor’dan ziyade Trabzonspor adına çok daha fazla zora soktu. Zira eksik kalma bilinciyle ceza sahasına tam gömülüp, çok daha dar alanda savunacak bir Antalyaspor olacaktı. Bunun bir benzerini Avni Aker’deki CSKA Moskova maçında yaşamıştı Trabzonspor. CSKA savunmasında yer yer boşluklar verirken Doumbia’nın kırmızı kart görmesi onları tam ceza sahasına gömmüştü ve skor bulunamamıştı.
İkinci yarı tamda böyle bir senaryoyu izledik. 10 kişiye karşı neredeyse tamamıyla doldur boşalta dönmek durumunda kaldı Trabzonspor. Transfer döneminin ortasında olunmasına rağmen gelmeyen takviyeler Abdullah Hocanın elini her maç daha da bağlıyor. Hocadan belki çok sesli bir senfonik eser bekleniyor ama elde flüt ve bir kemandan başka ne fagot ne timpani ne de piyano var. Transfer dönemi tam da bu eksikleri kapatmak için varken Berat hariç bugüne kadar halen somut bir adım atılamamış olması, girilen sıkışık fikstürden sağ salim çıkılma ihtimalini de günden güne imkânsız kılıyor.
Öyle bir durum var ki, menajeriyle fesih görüşmeleri yapılan Afobe oyuna hamle diye alınmak durumunda kalıyor. Bu ortamda sağlıklı bir oyun beklemenin delilik olması kadar beraberlik golünün de Afobe’den gelmesi ayrı bir ironi. Abdullah Hocaya bu maç özelinde soracağım iki soru; Serkan’a 65.dakikaya kadar neden direttiği ve doldur boşalta dönülen oyunda Hugo’nun neden 90 dakika kenarda oturduğu sorusudur. Bunlar haricinde bu ortamda alınan her puan ona, kaybedilen her puan ise yönetime yazmaya devam edecek!