sanalbasin.com üyesidir

Demokrasi Nasıl, Ne Demek!

Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) kurulurken "adaletsizliklere yolsuzluklara, yoksulluğa karşı olacağız" dediler. 2001 yılında AK Parti’yi kurup 3 Kasım 2002’de tek başına iktidar oldular. Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) lojmanlarını satıp, Keçiören’de bir apartman dairesine taşınan, yolcu uçaklarında gezen Recep Tayyip Erdoğan, halkın içinden gelen bir başbakan diyerek girdiği her seçimden başarılı çıktı. 18 sene sonra gördük ki 18 uçak ve helikopteri ile İnsanlara havadan bakan, kendisini karşılamaya gelen partililerinin bile havalimanların da çelik kafeslerle etraflarına saran, düğün ve nikah salonlarında açılış ve davetlerde halkıyla arasına polis bariyeri koyduran, aleyhinde tek bir kişiyle konuşmayan, muhalefete tahammül edemeyen, konuşanı affetmeyen, savcıları anında devreye sokan, mülkün temeli olan adaleti hepimize arattırdı. Düşünebiliyor musunuz? FETÖ terör örgütü, orduya, polise, adliyeye, tüm kurum ve kuruluşlara sızmış. AK Parti'ye sızmayı başaramamış. AK Parti milletvekilleri, belediye meclis üyeleri, il ve ilçe yönetimlerinde kurullarında bir tane FETÖ'cü yok. Maşallah sütten çıkmış ak kaşık gibiler. Neyse gelelim asıl konumuza. Cumhuriyet kurulduğundan beri ilk kez halkın seçtiği cumhurbaşkanı, 1100 odalı saraya 70'i aşmış Yüksek İstişare Kurulu (YİK) üyeleri ve demokrasi dışı atamayla gelen kurullara atanmış bakanlar. Bu milletin seçtiği milletvekillerine hükmeder oldular. Kanunlar, kararname ve genelgeler TBMM değil, Beştepe'de yapılıyor. Milletvekilleri noter gibi onaylıyor. Kabine ve Bakanlar Kurulu kalktı, yerine hiçbir siyasi sorumluluğu olmayan bu milletin hesap soramayacağı Cumhurbaşkanlığı Kabinesi kuruldu. Bu kabine üyelerinin eşleri kamuda çok etkili ve yetkili yerlere atandı. 1 değil 3-5 yerden maaş alıyorlar. Beytülmala el uzatıyor. Vakıf mallarını ucuz paralara kapatıyorlar. Bunlara yalakalık yapan bürokratlara hiç kimse dokunamıyor. Hiç etik olmayan biçimde kurdukları Etik Kurulları ve bir sürü yetkisiz kurullar oluşturuldu. 20 milyonluk şehri, İstanbul Büyükşehir Belediyesini (İBB) yöneten eleman kadar beş tepeden maaş alan insan var, işin kısacası. Çankaya Köşkü kapatıldı. Ankara  Beştepe’de bir İstanbul daha kuruldu. Devletin sözcüsü mü, Parti sözcüsü mü, bilinmez İbrahim Kalın diye hiçbir siyasi sorumluluğu olmayan bir memur, seçime, savaşa, barışa, hatta ülkenin sağlığına, sokağa çıkıp çıkmayacağımıza karar veriyor. Seçilmiş cumhurbaşkanı yurt dışına çıktığında, atanmış memuru cumhurbaşkanı yardımcısı vekalet ediyor. Bunun adı da ileri demokrasi oluyor. Sevsinler sizin demokrasi anlayışınızı! Demokrasi kendi kendini yönetim biçimidir. Demokraside kanunları, kararnameleri ve genelgeleri seçilmişler çıkartır, atanmışlar uygular. Bu tip yönetim tarzında ise atanmışlar yönetiyor, seçilmişler seyrediyor. Bunun adı demokrasi olmaz. Dilime almak istemiyorum ama, başka bir şey olur. Lafın tamamını, deliye derler!

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.