Bu şehir 1980 öncesi yaşamadığı cinayet ve kurşunlama olaylarını 2000’den sonra yaşadı. Papaz Sandero, Milli Futbolcular Gökdeniz Karadeniz ve Fatih Tekke’nin ev ve işyerlerinin kurşunlanması, KTÜ öğretim üyeleri Prof.Dr.Hicabi Çındık ve Prof.Dr.Saadettin Güner’in evladıyla birlikte katledilmesi, TAYAD olayları, Hrant Dink’in katledilmesi, balık komisyoncularından, kum komisyoncularına kadar tüm iş adamlarının kurşunlanması, araçlarının yakılması ve İçişleri Eski Bakanı Abdulkadir Aksu her 3.ayda bir bu şehirde asayiş toplantıları yapması hafızalarımızdaki tazeliğini korurken özellikle koronavirüs sonrası cezaevinden şartlı salıverilen 5-6 kişinin cinayete kurban gitmesi herkesi tedirgin ediyor. Akçaabat’da bir şahsın kiralık araçla kahvehane basıp iki kardeşi kurşunlanması, birinin ölüp diğerinin ağır yaralanması fevri olay değildir. Önlem alınmazsa bu iş ailelere sıçrar. İşte pazar günü Erdoğdu’da yaşananda tam olarak budur. Hala dayı çocukları ancak ölen cezaevine girdiğinde öldüren 10 yaşında imiş. Ya Zigana dağında bir otelde yaşanan cinayet, ldüren 7 yaşında iken ölen cezaevine girmiş. 20 sene sonra öldüren anne ve ablasının intikamını almış. Bu zanlılar hiç kaçmıyor. Gidip polis ve jandarmaya teslim oluyor. Yani her şey planlı ve programlı. Peki polis veya jandarmanın önleyici hizmet görevi nerede? Güvenlik güçlerimizin en önemli görevi budur. Bu kadar olaydan sonra her şey güllük gülüstanlık diyemeyiz. Biz ancak düzelmesi için dua ederiz. Daha fazla hizmet binası yapmakla, polis veya bekçi almakla, bu şehre şube müdürü tayin etmekle asayiş düzelmez. Asayişi bozuk şehre yerli veya yabancı turist gelmez. Esnaf batar, iş adamları şehri terk eder. Sonra niye bu şehirde son 45 senede nufüs 45.000 arttı diye merak etmeyin. Cevabı üstte yazıyor!
Bu Şehir Çok Karanlık Günler Yaşadı!