Her iki tarafta maça başlayabilecekleri en iyi 11’ler ile başladı. Özellikle geçen hafta kendi evinde Başakşehir’i sürklase ederek mağlup eden Fenerbahçe’nin aynı kadroyu bozmaması kendi adlarına önemliydi. Maça hızlı bir giriş yaparak golü de buldular. “Fenerbahçe’ye maç öncesi ne gerekli?” diye sorulsa muhtemelen herkes yüksek tempo derdi. Çünkü düşük tempoya daha yatkın olan kadroya sahip takım Trabzonspor’du sahada. Diğer yandan da geçiş oyunlarıyla başı belada. Bir önemli unsur da kendi evinde top ayağındayken rakip fark etmeksizin her an gol bulabilecek kudrete sahip. Bu anlamda geçiş oyununda doğru pozisyon alan, doğru çıkan Fenerbahçe için yüksek tempo büyük önem arz ediyordu.
Golden sonra Fenerbahçe elbette aynı oyunu devam ettirecekti. Burada Trabzonspor’un ne yapacağı merak ediliyordu. Özellikle hafta içi yöneticilerin demeçleriyle ortamı germe çabaları akıllara gelince zor dakikalar olması muhtemeldi Trabzonspor için. Oyunu çok geçmeden dengeledi ve golü Kuzeyin Kralı Sorloth’un ayağından bularak oyun gibi skoru da eşitledi. Oyun bu golden sonra Trabzonspor’un istediği çizgiye geldi. İlk 15 dakikalık yüksek tempo ve baskıyı sürdürmek Fenerbahçe için maçın geri kalanını tehlikeye atmak anlamına gelirdi. Hal böyle olunca topla daha çok oynayan taraf olmak, oyunu yönlendirmek Trabzonspor’a yaradı desek yanlış söylemiş olmayız. Nitekim bu oyunun devamında gelen duran topta büyük maçların adamı Novak ile öne geçti Trabzonspor. Öne geçtiği maçlarda puan kaybetmeye müsait olan Trabzonspor’un buradan sonra ne yapacağı çok önemliydi. Golden sonra da pozisyonlar verdi kalesinde ama burada da Uğurcan farkını gösterdi. Milli eldiven maç boyunca gösterdiği performans ile de taraflı/tarafsız herkesi mest etti desek yanlış olmaz herhalde.
İkinci yarı başı Hüseyin Çimşir, Yusuf’u kenara alıp, çiçeği burnunda transfer Guilherme’yi oyuna soktu. Özellikle Nwakaeme’nin yokluğunda Ekuban’dan solda alınacak verim merak konusuydu. Nitekim Ganalı yaptığı asist ile katkı vererek takımına destek olsa da sağ taraftan hiçbir şekilde oyun kurulamaması Trabzonspor için büyük handikaptı. Özellikle topun da daha çok ayakta kalması gerektiğini düşünürsek Guilherme hamlesi çok yerinde oldu. İkinci yarıda da ilk yarının benzeri bir yarıydı. Her iki taraf da bulduğu şansları değerlendiremedi ve ev sahibi avantajıyla Trabzonspor 3 puandan fazlasını cebe koydu.
Bu maçta da savunma zaafiyetleri göze çarpsa da Campi’nin ortaya koyduğu irade önümüzdeki haftalarda yaşanması muhtemel stoper savaşında onu şimdiden bir numara yaptı. Kaptanlar Sosa, Pereira ve Novak’ın gösterdiği efor da sözleşmeler konusunda Trabzonspor’un geç kalmaması gerektiğinin göstergesiydi. Çıkılan bu yolda bu futbolculara hem dışarıdan müdahale edilmemesi hem de çatlak seslere müsaade etmemek adına geç kalmamalı. Son olarak bu maçla birlikte tribün etkisinin ne kadar önemli olduğu bir kez daha görüldü. Arkanda 12.adam yoksa o kelimeden bahsedemezsin. Trabzonspor’un içerde puan kaybetme lüksü kalmadı. Umarım herkes bunun farkına varmıştır.
Oyuncu performansları kadar Hüseyin Hoca’nın da bugün oyuna yaptığı müdahaleler galibiyette çok önemli bir rol oynadı. Yapılan transferler ile birlikte genişleyen kadro, bu akşam alınan 3 puan ile yakalanan momentum akıllara o soruyu getiriyor. Bir ihtimal daha var, o da şampiyonluk mu dersin?