Ligde çetin bir mücadeleye sahne olan Fenerbahçe maçı, ardından kupada Erzurumspor maçından sonra Şubat’ta Ankara deplasmanı epey limitleri zorlayan bir fikstür ilerleyişine sahne oluyor Trabzonspor için. Bu mevsim normalleriyle birlikte Ünal Karaman’ın gönderilişinden sonra saha içi bazı yenilikler göze çarpıyor. Genç ve ilk defa bir takımı yönetecek teknik direktörlerden çok radikal kararlar beklenmez fakat Hüseyin Hoca cesurca sahadaki dizilim başta olmak üzere saha üzerinde bir takım değişiklikler yaptı. Takımın uzunca bir süredir oynadığı 4-2-3-1 dizilimi yerini merkez odaklı bir 4-1-2-1-2’ye bıraktı.
İlk maçlardan itibaren yer yer bu dizilimi sahada gördük fakat tam anlamıyla geçiş Fenerbahçe maçında yaşandı. Tıpkı geçen hafta ilk 20 dakika Fenerbahçe’den yenilen o baskıyı bu maçta Gençlerbirliği’nden yaklaşık 30 dakika boyunca yedi. Bu baskıda kalesinde birden fazla gol görebilirdi Trabzonspor. Bir şerh düşeyim, genç teknik adamların yenilikçi fikirleri beni her zaman heyecanlandırmıştır. Fakat girilen şampiyonluk yarışında böyle keskin bir radikal karara gerek var mıydı gerçekten? Paralelde bir soru daha, yaklaşık 1 ay sonra Abdülkadir Ömür’ün sahalara dönmesi planlanıyor. Abdülkadir’in dönüşüyle birlikte bu dizilim devam edecek mi? Trabzonspor yediği o yarım saatlik baskıyı gol yemeden atlattığı için şanslı sayılabilir. Özellikle Nadir’in boş kaleye atamadığı golden sonra herkes derin bir oh çekmiştir. Her şeye rağmen Trabzonspor ilk yarının kalan bölümü ve ikinci yarının büyük çoğunluğunda oyunun hâkimiydi. Gol pozisyonlarına beklenenden daha az girilse de baskının arttığı dakikalarda Nadir’in yaptığı müdahale, VAR’daki uzun bekleyiş ile gelen penaltı biraz nefes aldırdı. Kaptan Sosa’nın golüyle de Ankara soğuğunu bir nebze olsun kırdı Trabzonspor.
Golden sonra Gençlerbirliği’nin oyundan düşmesi ve orta sahaların kolay geçilmesiyle Trabzonspor’un skor arttırabileceği dakikalar başladı. Bu dakikaları en çok seven de şüphesiz Nwakaeme’dir. Geniş alanlarda daha rahat hareket alanı yakalayan Nijeryalı bununla beraber daha kolay gol şansları yaratıyor. Yine öyle bir pozisyonda Sorloth’un mimarlığı, Sosa’nın katkılarıyla farkı 2’ye çıkarttı ve takımını rahatlattı.
Maç böyle bitecek diye düşünürken Gençlerbirliği’nden Baiano’nun ikili mücadeleden uzak bir biçimde attığı iki tekme ile tahrik ettiği Sorloth’un darbesiyle yerde kalması, sonrasında VAR’ın hızlıca Hüseyin Göçek’i SADECE Sorloth’un itişi üzerinden çağırarak Baiano’nun attığı tekmeleri hesaba katmadan Sorloth’a kırmızı kart göstermesi ve Baiano’ya kayıtsız kalması maçın önüne geçti. Hüseyin Göçek’in, kendi önündeki penaltı pozisyonuna VAR’da bile uzun süre karar vermeyişi, VAR’ın ülkemizdeki işleyişinin oldukça yavaş kalması titizlikle irdelenmesi gereken bir konu. Bu konuya Premier Lig’deki gibi bir standardın getirilmesini temenni ediyorum.
Son olarak her şeye rağmen zor bir deplasmandan 3 puan ile dönmek, lider Sivasspor ile içerde oynanacak kritik maç öncesi Fenerbahçe maçından alınan 3 puanı daha da değerli hale getirdi. Maç eksiğine rağmen liderliğe ortak olmak şampiyonluk yarışı adına son derece önemli bir kazanım oldu!