Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hısımı eski MKYK üyesi Ethem Sancak yaptığı bir konuşmada AKP’yi ABD kurdu deyince disipline sevk ediliyor, o da istifa ediyor. Peki, bu dediği yalan mı acaba? Yoksa yanlış mı söyledi? Gelin 25 sene geri gidelim… İBB Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ethem Sancak’ın daveti üzerine Siirt’e gidiyor. Orada kendisini kalabalık karşılayanlara bir şiir okuyor. Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaşer, halkı tahrik ettiği gerekçesiyle kendisine dava açıyor ve mahkûm ediliyor. ABD’nin Ankara büyükelçisi hanımefendi çıkıp biz bu cezayı çok buluyoruz diyor. Bunun üzerine yaygın medya “kovun bu kadını”, “istemeyen kadın ilan edin” diyerek manşetler atıyor. Başsavcı Savaşer “İçişlerimize bir başka ülkeyi karıştırmayız.” diyor. İBB önünde toplanan taraftarlar, kararı protesto edip slogan atarken, balkondan RP’lileri sakin olmaya çağıran Başkan Erdoğan’ın yanında şu anki Ombudsman Av. Şeref Malkoç vardı ve orada “Ali Müfit Gürtuna’ya koltuğu bırakıyorum, 1999 yerel seçimlerinde ona sahip çıkar oy verirseniz benim zindanlarımı aydınlatırsınız.” diyor. Konvoyla Pınaraltı cezaevine gidiyor. Kapıda kendisini cezaevi müdürü, Rizeli hemşerisi, Kenan İpek karşılıyor (Kenan İpek daha sonra Adalet Bakanlığı’na kadar yükseliyor). Bir mahkûm gibi değil krallar gibi ağırlanıyor. Oradan AKP’nin kuruluş programını hazırlıyor, bir taraftan da kapatılan RP yerine kurulan FP Genel Başkanı Recai Kutan’ın karşısına Abdullah Gül’ü genel başkan adayı çıkartıyor. “Ya Genel Başkanlığı bize verin ya da başka bir parti kurarız.” diyor. Partiden kopmak kendisine alt zemin hazırlıyor ve çok geçmeden 40’a yakın FP milletvekili 2001 de istifa ederek AKP TBMM’de kurup kuruyor. Tabii bu arada George Bush’un yarım bıraktığı Irak işgalini tamamlamakta. Saddam’ı indirmekte kararlı olan George Bush, sabırsızlanıyor ve babasını yarım bıraktığı işi bitirmek istiyor. Ancak Başbakan Bülent Ecevit savaş karşıtı. Önce yukarıdan gelen emirle Hüsamettin Özkan ve arkadaşları DSP’den kopartılıyor. İsmail Cem ve arkadaşlarına bir başka parti kurduruluyor. Bursa’ya havlu almaya giden MHP Genel başkanı Devlet Bahçeli havlu atıp 3 Kasım 2002’da genel seçimi ilan ediyor. MHP, FP, DYP ve ANAP, TBMM dışında kalıyor. AKP tek başına iktidara geliyor. Yasaklı Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ABD’ye davet ediliyor. George Bush ile uzun bir görüşme yapıyor. İşin maddi kısmı gelince, “Ben size paradan sorumlu Ali Babacan’ı göndereyim.” diyor. Bir müddet sonra Babacan ABD’ye gidiyor. George Bush ile sıkı bir pazarlığa giriyor ve “Benimle sakın Teksas’ta at pazarlığı yapar gibi konuşma.” diyor. ABD savaş gemileri Mersin’e yanaşmaya başlıyor, ülkeyi bir baştan bir başa geçip Güneydoğu’da sanayi çarşıları kiralıyor. TBMM Başkanı Bülent Arınç “Nedir bu, işgal altında mıyız? Yabancı askerler ülkemde ne geziyor?” diye soruyor ve AKP iktidarı yabancı askerlerin ülkemizi konuşlanmasına TBMM’de güvenoyu istiyorlar, RET çıkıyor. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın verdiği bir önerge ile Siirt’te yeniden seçim yapılıyor. Recep Tayyip Erdoğan milletvekili seçiliyor, başbakan oluyor. ABD’ye “Buyurun incirlik emrinizdedir.” Diyor. Oradan kalkan uçaklar Irak’ı gece gündüz bombalıyor. Saddam’ı yakalayıp, adamları ile birlikte yargılayıp hemen asıyorlar. Kukla Talabani‘yi cumhurbaşkanı yapıyorlar. Yani ABD önce ülkenin yönetimine, sonra petrol kaynaklarına el koyuyor. Hâlâ bırakmak istemiyorlar. Demek ki Sayın Sancak yanlış söylemiyor, yalan da söylemiyor. Tabii siyasetçi, ne konuşacağını değil, ne konuşmayacağını bilene derler onu unutuyor!
ABD Ve Ethem Sancak