İklim aktivistlerinin Uzun Süre Boyunca Görüşme Sağlandığı İklim Yasasını Sonunda Avrupa Komisyonu Tarafından Onaylandı.
Avrupa Komisyonu, Avrupa Birliği’nin (AB) 2050 net sıfır emisyon hedefini yasal olarak bağlayıcı kılacak “İklim Yasasını” AB Parlamentosu’na sundu. Katılım sağlayanlarının arasında bazı sivil toplum kuruluşları ve İsveçli genç iklim aktivisti Greta Thunberg iklim kriziyle mücadele için daha önemli eylemlerin gerektiği yönelttiler. Avrupa Komisyonu, Thunberg’in katıldığı komisyon kuruluna yasa teklifini onaylattı. Avrupa kısacası teslim oldu.
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, “Bugün, AB’yi 2050 yılına kadar dünyanın ilk iklim nötr ana-karası yapmak adına harekete geçiyoruz. İklim Yasası siyasi taahhüdümüzün yasal olarak düzenlenmiş hali ve bizi sürdürülebilir bir gelecek yoluna sokuyor. Bu yasa Avrupa Yeşil Düzeni’nin kalbi olacaktır. Avrupa endüstrisine ve yatırımcılara öngörülebilirlik ve şeffaflık sağlıyor ayrıca yeşil kalkınma stratejimize yön vermesi ile dönüşümün kademeli ve adil olacağını da garanti ediyor” dedi.
Kısacası şöyle yorumlayabiliriz Avrupa’da yaşayan insanlar için 2050 yılına kadar sıfır sera gazı emisyonuna ulaşmak adına ciddi bir adım atılmıştır. İklim yasası deyip geçmeyin. Bu durum uluslararası ortakları olan Paris antlaşması ile birlikte küresel yaptırımlarını ve iddialarını arttırmak olduğunu emin adımlarla ilerlediklerinin mesajını veriyorlar.27 ülkenin bulunduğu 2050 yılına kadar Avrupa parlamentosuna ve üye devletlerin onayını gerektiren yasanın sera gazı emisyonlarını sıfırlayacağına taahhüdünü vermesi lazım.
Bu yasa taslak olduğu için 2050’den sonra sera gazlarının tamamını atmosferden çekilmesi durumu hala yasaya dahil edilmemiş durumdadır. Ülkelerinin hepsi aynı düzeyde ekonomik ve yaptırım gücü olmadığını bilen komisyon, farklı ülkelerinin 2050 yılından daha önce emisyonlarını sıfıra indirebileceklerini ve bazı ülkeler ise 2050 yılından sonra ulaşabileceğini ön görüyorlar.
Avrupa Vazgeçti
Greta Thunberg ise bu zamanlama içerisinde bundan 10 yıl sonrasını ele almadıklarını ve önemli 33 iklim aktivistlerin yayınladığı açık mektupta ‘’AB’nin teslim olması bizim için vazgeçti demektir. Her şeyden önce 2020 ile önümüzdeki aylarda yıllarda adım atılması gerekir. Bizler şu an 2020 için düşünürken hedefte gösterilen 2030 ve 2050 hedeflerine bakarak zaman kazanamayız’’ demiştir.
Emisyonlarının büyük bir kısmından sorumlu olan Almanya’nın toplantıya dahil olmadığı 12 AB ülkesi, komisyonun 2030 hedeflerine uyum sağlanabilmesi için Çin gibi büyük emisyon kaynağı olan ülkelerin baskı ile uyum sağlamalarını gerektiklerini dile getirmek için genç aktivistler çaba sarf ediyorlar. Bu yüzden Dünya’da 1990 yıllarındaki verileri baz aldığındığında karbon emisyonunu %40 yerine %50-55’lik bir azalım göstermesi planlanıyor. Burada tek bir ülkenin iklim hedeflerine önemli bir rol aldığını görebiliyoruz.
Avrupa Komisyonu İklim Aktivistlerine Teslim Oldu
AB’nin sunduğu hedefleri eleştiren Thunberg, “AB 2050 net sıfır hedefiyle dolaylı olarak teslim olduğunu gösteriyor. Bu hedef Paris Anlaşması altındaki sözlerinizden vazgeçtiğinizi, çocuklarınızın geleceğini kurtaramayacağınızı kabullendiğinizi gösteriyor. 2050 hedefi Paris Anlaşması altında alınan hedeflerin ancak %50’sinden azını karşılıyor. Yıllık emisyon azalımı hemen başlanmalı. Bu bir iklim krizi ancak hiç kimse krizdeymişiz gibi davranmıyor. Birçok hevesli insan ellerinden geleni yapıyor ancak ne bir liderimiz ne de yeterince zamanımız var.” dedi.
Kaybetmek Bazen İyidir
Ne yazık ki ileriye dönük alınan hedeflere bakacak olursak bir ilerleme kaydettiğimizi söyleyemiyoruz . Emisyonu düşürebilecek olan teknolojiye sahip modern bir zamandayız fakat herkesin erişmesi na-mümkün. Bu yüzden erişemeyen toplumlar ilk başta davranışlarını, alışkanlıklarını ve toplum düşüncelerini değiştirmekle başlamaları gerekmektedir. Aksine bu koşullara sahip olan ülkeler ekonomik ve politik yapıyı kullanarak bir takım alanlarda liderlik ve öncü olma durumu olabilir. Tabii başarılı bir şekilde entegre olunursa. Kısacası iklim yasasına boyun eğmemiz gerekir, her yazımda söylüyorum savaşı kaybetmemiz lazım. Patron doğadır ve doğa ile pazarlık yapamayız.