Teknik Direktör Hüseyin Çimşir geçen haftalardaki sistemini bozmadan merkezi kalabalık tutan oyun anlayışıyla sahaya sürdü takımı. Başlama vuruşuyla birlikte dolu tribünlerin gücünü de arkasına alarak saldıran Trabzonspor, 3 puanı çok arzulayan bir görüntüyle maça başlayıp ilk dakikalarda golü Kuzeyin Kralı Sorloth’un ayağından buldu.
Sivasspor’un özellikle doğru savunma yapıp, kapanabilen rakiplerini açamamasını teknik heyet de göz önünde bulundurmuş olacak ki top rakibe geçtikten sonra çok doğru yerleşen, çok doğru pres yapan bir Trabzonspor vardı sahada. Kazandığı toplarla hızlı çıkarak goller bulan rakibine de geçiş oyunlarında çok alan bırakmayarak dersine doğru çalıştığını, takımını da bu yönde çalıştırdığını gösterdi Hüseyin Hoca. İlk yarının sonlarına doğru da Kaptan Sosa ile Kuzeyin Kralı’nın iş birliği golü getirdi ve soyunma odasına rahat gitti takım. İkinci yarıya, ilk yarıdaki temposundan biraz yoksun çıksa da yine gol pozisyonlarına girdi Trabzonspor. Özellikle maç boyunca Obi Mikel, Badou ve Sosa’nın ikinci topları kazanma becerisi ile tekrar atak başlatmaları da şüphesiz Sivasspor’un planlarını bozan bir etkendi.
Maça Emre Kılınç’tan yoksun çıkan ve 3 değişikliğini de zorunlu yapan Rıza Çalımbay da oyuna müdahale etme konusunda çaresiz kalınca çok zorlanmadı Trabzonspor. Fakat Sivasspor’un son değişikliği Claudemir hamlesinden sonra yorulan orta sahada boşluklar oluştu. Teknik heyetin bu noktaya da gecikmeden Doğan hamlesi yapması takıma ve kendileri adına olumlu bir diğer detaydı. Bir olumsuz detay, Hüseyin Türkmen’in Sosa’nın yerine alınmasıydı. Sivasspor gol ararken hem takıma geriye yaslanma psikolojisini yüklemesi olsun, hem de Hüseyin’in formsuzluğu olsun kararı hatalı yapan etkenlerdi. Maçın kazanılması bir tarafa, son dakikalarda orta sahadan bir oyuncu alıp stoper sokmak da kararın olumsuz olmasında büyük etkendi. Bunu yenilen golde Hüseyin’in aldığı yanlış pozisyondan da anlayabiliriz. Kamil Ahmet veya Serkan gibi pres yapabilecek birini oyuna dâhil etmek, Sivasspor’u durdurmak açısından daha doğru olabilirdi.
Her şeye rağmen geçen haftalardan daha iyi ve “Şampiyon” gibi oynayarak kazandı Trabzonspor. Geride Campi, ilk defa birlikte oynadığı Da Costa ile savunmada Yatabare başta olmak üzere havadan ve karadan kimseye göz açtırmadı. Hosseini’nin maç önü sakatlanması Da Costa için şans oldu ve tecrübeli stoper verilen görevi eksiksiz yerine getirerek galibiyette büyük rol oynadı. Bu ikilinin birlikte oynadıkça yakalayacakları uyum şampiyonluk mücadelesinde haneye büyük bir artı olarak yazar kanımca. En son 24 Nisan 2011 günü lider olan Trabzonspor 3220 gün, başka bir deyişle 8 yıl 9 ay 23 gün sonra maç eksiğine rağmen Beşiktaş maçı öncesi haftayı lider kapattı. Seyircinin coşkusu, şehrin şampiyonluğa ne kadar inandığının en büyük göstergesiydi şüphesiz. Zafer inananlarındır!